28 Mayıs 2016 Cumartesi






ATALARIMIN MİRASI…








Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım…

Yahudiler'in, 1948 yılında İsrail kuruluncaya değin, topraksız, vatansız bir millet olduğu düşünülürdü. Oysa öyle değildir. Yeryüzünün ilk toprak sahipleri İsrail oğullarıdır. Ve her Yahudi’nin bu mirasta hakkı vardır. Bunun delilleri vardır, belgeleri vardır, tanıkları vardır. Mesele bu davaya bakacak mahkemeyi bulmakta… Dilim döndüğü, kalemim yettiği kadar size bu davayı ve bugünkü durumunu yazmaya çalışacağım.

“Abraham’ın karısı Sara yüz yirmi yedi yıl yaşadı. Ömrü bu kadardı. Kenan ülkesinde bugün Hebron (el-Halil) denilen Kiryat Arba’da öldü. Abraham yas tutmak ve ağlamak için Sara’nın yanına geldi. Sonra ayağa kalkıp Hititliler’e seslendi:
-Ben aranızda konuk ve yabancıyım. Bana mezar yapabileceğim bir toprak satın. Ölümü kaldırıp gömebileyim.
Hititliler cevap verdi:
-Efendim, bizi dinle. Sen aramızda güçlü bir beysin. Ölünü mezarlarımızdan en iyisine göm. Ölünü gömmen için hiç kimse senden mezarını esirgemez.
Abraham Hititliler’e bir kez daha seslendi:
-Eğer ölümü gömmemi istiyorsanız, benim için Sohar oğlu Efron’a ricada bulunun. Tarlasının dibindeki MACHPELAH MAĞRASINI (ATABABALAR MAĞRASI) bana satsın. Fiyatı neyse huzurunuzda eksiksiz ödeyip orayı mezarlık yapacağım.
Tarlanın sahibi Hititli Efron halkının arasında oturmaktaydı. Abraham’ın sözlerini duydu ve kent kapısında toplanan herkesin duyacağı biçimde karşılık verdi:
-Efendim, beni dinle, mağarayla birlikte tarlayı da sana veriyorum. Halkımın huzurunda onu sana veriyorum. Ölünü göm.
Efron, Hititliler’in önünde sözünü ettiği dört yüz şekel gümüşü tüccarların ağırlık ölçülerine göre tarttı ve satışı yaptı. Böylece Machpelah tarlası, çevresindeki bütün ağaçlar ve mağara Abraham’ın mülkü kabul edildi. Abraham öldükten sonra sahip olduğu her şeyi oğlu İsaac’a bıraktı.”
(Book of Genesis-Bölüm 23)

Machpelah mağarasında Abraham ve eşi Sara’nın mezarlarının yanı sıra oğlu İsaac ve eşi Rebbaca’nın da ikiz mezarları ve iç avlunun karşı tarafında Abraham’ın torunu Jacop ve Eşi Leah’ın ikiz mezarları ile onların oğlu Yasef’’in mezarı da bulunmaktadır.

Kutsal Kitap Tanah bütün bunları teyit etmektedir. Böyle yazılıdır. Yazılı belgedir.

Çok önemli tarihçi Paul Johnson’un Yahudi Tarihi isimli kitabında olayı şöyle yorumlar:
“Machpelah Yahudiler’in sahip oldukları ilk topraktır. Yaradılış Kitabının (Book of Genesis) 23 üncü bölümünde Abraham’ın ölen eşi Sara için ve daha sonra kendisinin gömülmesi için Machpelach mağarasını nasıl satın aldığı anlatılmaktadır. Bu bölüm İncil’de de aynen geçer. Hatta İncil’de anlatılan olayların belki de en gerçek olanıdır. Zira tanıkları vardır ve otantik ayrıntıları ile sözlü olarak da teyit edilmiştir. Satın alma töreni en ince teferruatına kadar anlatılmıştır. Bu sadece bir mülkiyet devri değil aynı zamanda bir statü değişikliğidir.”  


Machpelah’ın bulunduğu Hebron ya de el-Halil kenti bugünkü Filistin ya da Batı Şeria olarak adlandırılan bölgededir. Kudüs’ün 35 km güney doğusunda Lut gölünün (Ölü Deniz) batısındadır. Denizden yüksekliği 940 metredir. Dağlıktır.

Şehri M.Ö.3500 yıllarında Kenaniler kurmuştur. Kenaniler burayı Karyetu Erba olarak adlandırıyorlardı. Şehrin Yahudi bölgesine de bugün Kiryat Arba denmektedir.

MÖ. 11 nci yüzyılda Yahudi Kralı David Ameleh  (Hz.Davut)  buraları ele geçirir. Oğlu Şlomo Ameleh’de (Hz.Süleyman) burada krallık yapmıştır. Şehir sırası ile Babil, Persler, Büyük İskender ve Roma imparatorluğunun işgaline uğrar. Daha sonraları şehir Müslümanlar ile Haçlılar arasında defalarca el değiştirir. En sonunda 1517 yılında şehir Osmanlı egemenliğine girer.
Osmanlı hâkimiyeti 1918 yılına kadar sürdü. Sonra İngilizler geldi. Ve Yahudiler atalarının topraklarına geri dönmeye başladılar. Kalabalık olmayan Yahudi toplumu 1929 yılında Araplar’ın saldırısına uğrar. 63 Yahudi öldürülür. Hunharca katledilirler. Olaydan sonra 1500 kadar Yahudi İngilizler tarafından tahliye edilir ve Kudüs'e götürülürler. 1936 yılındaki ikinci saldırıda ise nerede ise yok edilirler.

1948 yılındaki Arap-İsrail savaşından sonra şehir Ürdün’ün kontrolüne geçer.  

Ve sene 1967. 6 günlük savaş. 8 Haziran günü.  İsrail oğulları atalarının mirasını, babalarının hakkını geri alırlar. Hebron İsrail kontrolüne geçer. Fakat ne yazık ki şehirde neredeyse bir nesilden beri hiç Yahudi yaşamamaktadır. 1968 yılında yerleşimciler Hebron’a geri dönmeye başlarlar. El-Halil’in doğusunda Kiryat Arba’ya yerleştirilirler. Bugün Kiryat Arba’nın nüfusu 6 bin civarındadır.  

Eğer bir gün Hebron’a gidersen, ne olur, bir dakika dur ve düşün:

“Bir zamanlar burada olanlar nerede? Kenanlılar, Edomitler, Helenler, Bizanslılar nerede? Memluklular, Haçlılar, Osmanlılar nerede? Hepsi zaman tünelinde kayboldular, buharlaşıp yok oldular. Ama Yahudiler burada. Hala Hebron’da.”

İşte Yahudi azminin gerçek tanıkları 4000 yıldan sonra hala burada.
Kanlı ve canlı.
Bak ve gör.
Bu güne kadar hiçbir ırkın,
dünyanın hiçbir köşesine,
böyle bir bağlılık gösterdiği görülmemiştir.
Keza hiçbir ırkta,
bu kadar azimli bir göç dürtüsü ile bulunduğu yerden köklerini söküp,
başka yere yeniden dikme cesareti görülmüş şey değildir.

İŞTE ALİYAH  (GÖÇ)  RUHU BUDUR VE HER TÜRLÜ SAYGIYI HAK ETMEKTEDİR.  
BU BİR İÇGÜDÜDÜR.
ALİYAH YAPMAK KOLAY DEĞİLDİR, ÇOK ZORDUR.
BELKİ DE YAHUDİ OLMANIN BİR GEREĞİDİR, MECBURİYETİDİR.
ATALARINA BORCUDUR, VARLIĞININ SEBEBİDİR…
ZORDUR YAHUDİ OLMAK. SORADAN DA OLUNMAZ. OLUNAMAZ.
ANCAK YAHUDİ OLARAK DOĞULUR.

Şehir bugün Müslüman bölgesi ve Yahudi bölgesi olarak ikiye ayrılmış durumdadır. Müslüman bölgesine el-Halil, Yahudi bölgesine ise Kiryat Arba denir. Şehir İsrail denetimi ve kısmen Filistin denetimi altındadır fakat sık sık olaylar çıkmaktadır.
Machpelach’a gelince, bugün üzerinde bulunan Halilurrahman Camii, sinagog ve camii olarak ikiye ayrılmış durumdadır. Defalarca sinagog, kilise ve camii olarak değişikliğe uğramıştır. Katliamlara sahne olmuştur. Çok çok ilginç bir geçmişi vardır. Hikâyesi oldukça uzundur ve bence ayrı bir yazı konusudur. Onu da başka bir sefer yazarım inşallah.
Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.
Sevgiyle kalın, hoşça kalın.
Aaron Baruch  (Ankaralı)

Bu yazım, bu hafta okulundan birincilikle mezun olan Operatör Dr. Avi Afya’ya gitsin. Sen atalarımızın atası Abraham’ın ismini taşıyorsun. Ne diyebilirim ki? Tebrik ediyorum ve seninle gurur duyuyorum. (Avi Afya mezun olduğu gün babasının ameliyatına girdi. Kol HaKavod.) Sevgili Hayim Viktor Afya, sana da acil şifalar diliyorum. Ama merak etmiyorum, emin ellerdesin.)

Büyük Kutsal – el-Halil mi Yoksa Hevron mu? (http://www.bilgeturksam.com)
Kutsalların Çatışması – Hebron
Book of Genesis

Vikipedia ansiklopedisi